ÇOCUĞUNUZU NE ZAMAN PSİKOLOĞA GÖTÜRMELİSİNİZ?

terapi

 

Kâbuslar, endişeler, öfkeler, okul veya sosyal sorunlar… Tüm çocuklar ve dolayısıyla ebeveynleri bu tür hassas dönemlerde geçerler. Ufak tefek zorlukları gerçek sorunlardan nasıl ayırt edebilirsiniz? Ne zaman sabretmeli, endişelenmeli veya yardım almalısınız?

Derleyen: Ceylan ÖZÇAPKIN

“3 yaşındaki kızım için endişeleniyorum” diyor 38 yaşındaki Hakan. “Okuldaki arkadaşlarını ısırdığında, ileride asosyal olabileceğini düşünüyorum. Sebze yemeğini yemediğinde, anoreksik olmasından korkuyorum. Neyse ki eşim ve pediatri uzmanımız endişelenmemem gerektiğini söylüyor. Ben yine de onu psikoloğa götürmeyi düşünüyorum.” 34 yaşındaki Müge de 5 yaşındaki oğlu için benzer endişeler taşıyor: “Gergin bir çocuk ve fazla konuşmuyor. Sorunları fiziksel olarak dışa vuruyor. Bu aralar elleri ve ayakları buz kesiyor. Bunu atlatacağımızı, onun şimdilik böyle olduğunu ve değiştirmemem gerektiğini düşünüyorum. Ama acı çekmesinden korkuyorum.” Çocuğunu terapiye götürmekten onu alıkoyan nedir? “Benim hatam olmasından veya Pandora’nın kutusunu açıp ona daha da rahatsızlık vermekten korkuyorum. Ne yapacağımı ve kimden yardım isteyeceğimi bilmiyorum” diye ekliyor Müge. Bu, birçok ebeveynin ortak çaresizliği. Gelişim sürecini etkileyen (boşanma), çocukluk sorunlarını tetikleyen (kâbuslar) ve psikolojik destek gerektiren sorunları birbirinden nasıl ayırt edebilirsiniz?

Emin olamadığınız zamanlar

Oyun ve İlişki Terapisti, Uzman Klinik Psikolog Gözde Skylar Şahin’e göre günümüzde ebeveynler çocukları için bir önceki nesille kıyaslandığında daha fazla endişe yansıtıyor. “Bu endişenin bir kısmı, gün geçtikçe rekabetin arttığı, şartların zorlaştığı dünyamızda; ‘Çocuğum okulda başarılı olacak mı?’, ‘Gelecekte dünya nasıl bir yer olacak?’ ‘Çocuğum mutlu olacak mı?’ şeklinde makul toplumsal endişelerken, bir
kısmı da direk kendi çocuklarını ya da ailelerini ilgilendiren endişeler oluyor.” Gestalt Terapisti Josiane Chauveau-Obringer ise “Çocuk sıkıntılı bir dönemden geçiyor veya ailesine sorun çıkarıyor olabilir ama
bu her zaman onda bir sorun olduğu anlamına gelmez” diyor. Sistemik aile terapisi uzmanlarının ailevi sıkıntıları dile getirme görevini üstlenen kişiye çocuğuyla ilgili “problem çocuk” ifadesini kullandığını biliyoruz. Ancak çocuklar zorlukların üzerine ışık tutuyor ve bu sayede çözümlerinin de belirlenmesini sağlıyor. “Çocuğun üzerine birden gitmemek için önce ebeveynle görüşüyorum. Durumu bir bütün olarak değerlendiriyoruz ve sonucunda doğabilecek evlilik sorunları, iş hayatıyla ilgili zorlukları da ele alıyoruz” diye ekliyor Obringer.

Gece yatmadan önce ortalığı birbirine katan 4 yaşındaki bir çocuğun örneğine bakalım: “Karanlıktan korkmak, okuldaki sorunlar, endişe gibi kişisel sorunları olabilir. Belki ailesiyle daha fazla vakit geçirmek istediğini dışa vuruyor veya tek ilgi odağı olmak istediğini ifade etmeye çalışıyor. Çocuk bazen eğitimsel anlamda fikir ayrılıklarına maruz kalıyor olabilir. Örneğin anne, çocuk banyo yapmamış olmasına rağmen erken yatmasını ister ama babası yatmadan önce her şeyin hallolmuş olmasını söyler. Bu yüzden de yatma faslı gerçek bir sorun haline gelebilir. Tabii bazı durumlarda çocuk hiç sesini çıkarmadan yatıp uyuyabilir de!” diyor Obringer. Şahin de “Çocuklara sevgi-şefkat göstermek çocuk yetiştirmenin nasıl bir vazgeçilmeziyse, çocukları doğru anlamak da en az o kadar önemlidir” diyerek çocukları doğru anlamanın önemine dikkat çekiyor. Çocuğunuzu terapiye götürdüğünüzde olayları daha net görebilirsiniz; en azından aile terapisi, çift terapisi, bireysel terapi veya çocuk terapisine mi ihtiyaç duyduğunuzu daha rahat belirleyebilirsiniz. Belki de sadece rehberlik almaya karar verebilirsiniz. “Ebeveyn olmak çok zor” diyor 30 yaşındaki Işıl. “Günlerimi mutluluk, yorgunluk, eğitimle ilgili soru işaretleri ve suçluluk duyguları arasında geçiriyorum. Rahat ama disiplinli olmak, ilgili ama boğucu olmamak istiyorum. Sürekli konuyla ilgili kitaplar okuyorum, konferanslara katılıyorum ama tamamen doğaçlama ilerliyorum.” Ebeveynlerin, birbiriyle çatışan fikirlere maruz kaldıkları için akılları çok karışık. “Fazla bilgi verilmiş ama yanlış verilmiş” diyor Psikanalist ve Çocuk Psikiyatrı Patrick Delaroche. “Ebeveynler endişeyle aksiyon alır ama kaygı seviyesi kişiden kişiye değişir. Bu noktada eşlerin birbirine fikir danışmaları çok önemli, çünkü mutlaka farklı bakış açılarına sahip oluyorlar.” Peki, çok mu erken yardım alıyoruz? “Aileler hiçbir zaman boş yere yardım aramaz. Her şeyi deneyip hâlâ ümitsiz hissediyorlarsa yardıma ihtiyaçları vardır” diyor Obringer. Bazen sadece endişelenecek bir şey olmadığını duymak bile ebeveynlerin rahatlamasını sağlayabiliyor.

Çocuğunuzu anlamadığınızda

Patrick Delaroche’ye göre, terapist olaylara dışarıdan bakan bir yorumcu görevi görüyor. 40 yaşındaki Özge bunun önemini anlayanlardan: “Kaan 11 yaşındayken, iki yıl psikoloğa gitti. İlk başta çocuğumla ilgilenmesi için birine para verme fikri bana ters geldi. Görevimi yerine getiremediğimi, kötü bir anne olduğumu hissediyordum. Sonra bu düşüncemin gerçek olmadığını anladım ve rahatladım. Bugün, başkasını görevlendirebildiğim için kendimle gurur duyuyorum.” Delaroche da aynı fikirde: “Ebeveynlere çocuklarının normal bir insan gibi endişeleri olabileceğini ve onlara en iyi yardımı sağlayabilecek kişilerin her zaman kendileri olamayabileceğini anlatabilmek önemli.” Özellikle de ebeveynin kendi sorunları varsa… 55 yaşındaki Kemal tam da bunu yaşamış: “Kızımın sıkıntıları, kendi sorunlarımın farkına varmamı sağladı. Onun disipline ihtiyacı vardı ama ben şiddet uygulayan babam gibi olma korkusu taşıdığım için herhangi bir otorite sağlayamıyordum. Ona yardımcı olmak için terapiye gittim.”

“Çocuk bazen ailesini şikâyet etmeden, ailesinin dışındaki kişilerle konuşmaya ihtiyaç duyar” diyor Patrick Delaroche. O yüzden çocuk, terapi seansından çıktığında fazla üstüne gitmemek ve onu soru bombardımanına tutmamak çok önemli. “Psikolog bana birkaç kelimeyle güven veriyor ama seansın gizliliğine de saygı duyuyorum. İkiz kardeşi de olan 8 yaşındaki oğlum Özgür, birey olarak algılanmama kaygısı taşıyordu” diyor 36 yaşındaki Esra. Terapinin ne denli hızlı sonuç gösterdiğine inanamamış. “Artık onu tanıyamıyordum. Sinirli ve üzgündü, asla mutlu değildi. İlk seanstan itibaren sevimli, yumuşak, hınzır oğlum geri geldi. Artık derslerine de çalışıyor.”

Çocuğun çevresi alarm düğmesine bastığında

“Öğretmeni, okul doktoru, rehber öğretmeni gibi kişiler sizi uyardığında durumu dikkate almalısınız, tabii fazla abartmadan ama göz ardı da etmeden” diyor Delaroche. “Günlük koşturmacada kaybolan ebeveynler, çocukları daha mutsuz, dikkatsiz olduğunda bunu görmüyorlar” diye onaylıyor Josiane Chauveau-Obringer. Özge, oğlu Kaan daha 4 yaşındayken bu uyarıları dinleyerek psikologdan randevu almış. “Öğretmeninin dediğine göre sürekli ağlıyordu. Psikolog, Kaan’ın biraz endişeli olduğunu teyit etti ama büyütülecek bir durum yokmuş. Boşandığımdan beri birbirimize yapışık olduğumuzu fark ettim. Zaten her zaman değil, genelde babasının evinde çok ağlıyordu.” Çevreyi dinlemek elbette önemli ama normların dışına biraz çıkan bir çocuğa koyulan hızlı teşhislerden de şüphelenmek gerekiyor. Oğuz, kızına hiperaktivite teşhisi koyan doktora biraz kızıyor: “Erkeklerin sürekli koşturup bağırmaları normal karşılanırken, kızların sessiz sedasız bir köşede mi oturmaları gerekiyor?” Diğer yandan psikolog her şeyin yolunda olduğuna karar verince eğitim kurumu da rahat bir nefes alıyor. “Çocuğa bakışları değişiyor”.

Bir de çocuğun yaşı ve davranışı arasındaki uyuma bakmak gerekiyor. NP Tıp Merkezi’nde Uzman Psikolog Aynur Sayım, herhangi bir davranışın, bir gelişim döneminde normal, diğer bir gelişim döneminde sorun olarak tanımlanabildiğinin altını çiziyor. “Örneğin, 2-3 yaş dönemi arasında çocuğun tutturmaları, ısrarcılığı normal kabul edilirken, bu davranış daha sonraki dönemlerde bir sorunun habercisi olabilir.”

Belirtiler şüphe uyandırdığında

Gözde Skylar Şahin “Zaman zaman bütün çocukların kaygıları olur, mutsuz olduklarını ifade edebilirler, ağlayabilirler fakat bu durum çocuğun okula gitmesine, günlük aktivitelerine katılmasına engel haline gelmiş ya da duraksamaya uğratmışsa bu bir problemdir ve yardım almakta fayda vardır” diyor.

Pediatrist Catherine Gueguen, “Arkadaş eksikliği, okul arkadaşlarını taciz etme veya tacize uğrama, ilişkisel sorunlara işaret eder” diye uyarıyor. Eğer çocuk veya ergen kendine değer vermiyorsa ya da fazla endişeliyse dikkatli olmak gerekiyor. Ancak sorunları olduğunu her zaman belli de etmezler. Sessiz sakin olan çocuklar da bir rahatsızlığa sahip olabilirler. Peki, her belirti terapiye başvurma nedeni mi? “Her tavsiye doğru olamayacağı gibi, fiziksel belirtisi olan her şey de bir soruna işaret etmeyebilir. Üstelik çocuklarda sorunlar çok daha hızlı değişiklik gösterir” diyor Delaroche. Bu yüzden psikolog randevusu gerekip gerekmediğini anlamak kolay değildir.

Ama bazı işaretlerden şüphelenmeniz gerekiyor. Psikanalist, “Örneğin alınganlık, ağlama, sinir patlamaları, içine kapanma gibi ani duygu değişikliklerini gözlemleyin. Altına kaçırma ve tekrarlanan kâbuslar da önemli bir işaret” diyor. Sorunların sürekli tekrarlanmasından da şüphelenmelisiniz. “Çocuğun geçici bir sorun yaşamaya hakkı var ama bunun sürmesi, tek başına işin içinden çıkamadığı ve yardıma ihtiyacı olduğu anlamına gelir.” Örneğin, çocuğun ders notlarında dönemsel bir düşüş normal karşılanmalı ama artık hiç ders çalışmıyorsa destek alınmalı. “12 yaşındayken kızımda okul fobisi oluştu. Ben yardım alması gerektiğini düşündüm ama annesi karşı çıktı. İntihara kalkışmasından sonra konu tartışmaya kapandı” diyor Çağlar.

“Çocuğun hayat akışı duygusal, fizyolojik veya entelektüel olarak engellendiğinde şüphelenmelisiniz” diyor Obringer. Çocuk büyümekten korktuğunda, ilgisini yitirdiğinde, oyun oynamak istemediğinde veya iştahını kaybettiğinde ve eskiden görülmeyen öğrenme zorlukları yaşamaya başladığı zaman şüphelenmelisiniz. Uzman Psikolog Aynur Sayım da psikoterapinin, bir yandan rahatsızlığın tedavisini sağladığını, bir yandan da soruna neden olan durumları ortadan kaldırarak, sorunların ilerleyen yaşlarda tekrar yaşanmasını engellemeyi amaçladığını hatırlatıyor.

 

OKUMA ÖNERİSİ

“Zor Çocukları Anlamak”,
Ross W. Greene, Net Kitap

“Kafası Karışıklar Kulübü”,
Juno Dawson, Timaş Yayınları

 

 

Kaynak: http://www.psychologies.com.tr/cocugunuzu-ne-zaman-psikologa-goturmelisiniz/

Görüntülenme Sayısı:
516
Kategoriler:
Aile & Çocuk

Yorumlar yapılamaz.