Fildişini Kimler Alıyor?

Kimler Fildişi Alıyor?

Fildişi, gençler tarafından zenginlik ve yüksek bir sosyal statü imajı olarak görülüyor.

Uluslararası çapta yeni bir anket, fildişi piyasasında talebi yaratan nedenleri ortaya koyuyor.

Fildişinden yapılma ürünleri satın alanların çoğu bir taraftan da fildişi satışı yasağını destekleyeceğini söylüyor.

Tuhaf, değil mi? Bu çelişkili durum, National Geographic Society ve GlobeScan tarafından geçtiğimiz hafta yayımlanan uluslararası anketin ortaya çıkardığı şaşırtıcı sonuçlardan yalnızca biri.

Araştırmanın amacı, yasadışı ticaretin fillerin katliamına yol açtığına dair farkındalığın artırılması için yıllardır sürdürülen çabalara rağmen, ABD’de ve Asya ülkelerinde insanların fildişi almayı sürdürme nedenlerini anlamak.

Araştırmanın sonuçlarına göre fillerin güvenliği, özellikle fildişini bir zenginlik ve sosyal statü simgesi olarak gören düşük ve orta sınıf gelir düzeyindeki genç moda tutkunları arasında “beyaz altın”ın çekiciliğine yenik düşüyor.

National Geographic Society bilim ve araştırma müdürü Terry Garcia, “ ‘Fildişi alırım’ ve ‘fildişi ticareti mevzuatının geliştirilmesini desteklerim’ diyenlerde belirgin bir tutarsızlık var,” şeklinde konuşuyor. “Bunun nedeni rasyonalize etme çabaları. Kendi kafalarında yaptıklarının zararlı bir şey olmadığına dair bir argüman oluşturmuşlar.” Fildişi alıcıları, hayvanlara uygulanan şiddete karşı içten bir endişe duyduklarını dile getiriyor ama içlerinde fillerin “soyunun tükenme tehlikesinin çok büyük” olduğuna inananların oranı üçte bire dahi ulaşamıyor. Geri kalanlar, fildişinden küçük parçalar satın almanın fil nüfusu üzerinde büyük bir etki yaratmayacağına inanıyor.

Olası alıcıların algısı:

ABD’de ve Filipinler’de fillerin durumu konusunda duyulan endişe, hükümetlerin sonuçta hayvanların soyunun tükenmesine izin vermeyeceği inancına bırakıyor yerini. Buna karşılık Vietnamlılar, fil nüfusunun çok hızlı azaldığına ve fildişi bulmak imkansız hale gelmeden önce mümkün oldukça fazla satın almak gerektiğine inanıyor.

Sonuç olarak, fildişi isteyenler olduğu sürece birileri bunu tedarik etmenin yolunu bulacak. Ve fildişi var olduğu sürece de satın almaya devam edenler olacak.

“Talep sorununu ve bu talebi nasıl azaltacağımızı ele almaya başlamamız gerekiyor,” diyor Garcia. “Kaçak fildişi satın almak sosyal açıdan kabul edilmez hale nasıl getirilir?”

Bir başka deyişle fillerin geleceği, insanların fildişinin hoş bir şey olmadığına ikna edilip edilmeyeceğine de bağlı olacak.

Fildişi satın alma isteği ve alım gücü:

 

Piyasa Güçleri

Fildişi ticareti 1989 yılında uluslararası çapta yasaklanmış ve bir süreliğine de işe yaramıştı. Bundan önceki onyıl içinde 1,3 milyondan 600 bine kadar düşen fil nüfusundaki büyük azalışı durdurmuştu. Ancak 2007’den bu yana büyük çaplı kaçak avlanma olaylarında yaşanan artışla birlikte fil nüfusu 419 bine düştü.

Neden mi? Çünkü “yasal” fildişi, küresel piyasaya geri dönmenin bir yolunu buldu. Afrika ülkelerine, ele geçirdikleri milyonlarca dolar değerindeki kaçak fildişlerinden oluşan stoklarını açık artırmada satma izni verildi.

ABD mevzuatı, fildişinin ülkeye av hatırası biçiminde yasal olarak sokulmasına ve yasak öncekine ait fildişlerinin eyaletler arasında ticaretine izin veriyor. Çin hükümeti ise her yıl stoklarındaki fildişinin bir kısmının satılmasına izin veriyor.

Kaçakçılar, yasal ticaretten yararlanarak ellerindeki yasadışı fildişlerini aklıyor ve bunları alıcılara yasal ürünler olarak sunuyor. Çoğu Afrika ülkesinin ise kaçak avcılarla mücadele edecek kaynağı yok.

Olumlu haber, fildişi ticaretine karşı önlem alma konusunda büyük bir kamuoyu desteği olması. Çin ve ABD’nin kısa bir süre önce yürürlüğe koyduğu yeni yasalar, uygulandığı taktirde dolaşımdaki fildişi miktarını önemli ölçüde azaltabilir.

“Ülkemde fildişi alım, satım, ithalat ve ihracatına getirilecek resmi yasağı desteklerim.”

Olumsuz haber ise uyuşturucuda da olduğu gibi, almak isteyen biri olduğunda her durumda satmak isteyen birinin de olması. Yasa koyucuların ve korumacılık kuruluşlarının artık sorunun talep yönünü hedeflemesinin nedeni de bu.

Bu stratejinin temel öğelerinden biri, kimin neden fildişi aldığını daha iyi anlamak.

GlobeScan sekiz ay boyunca fildişi talebinin yoğunlaştığı bilinen beş ülkede anketler, röportajlar ve hedef grupları üzerinde çalıştı. Çin, Tayland, Vietnam, Filipinler ve ABD’yi kapsayan araştırmada yer alanların yüzde 22’si “muhtemel alıcılar” olarak, yani önümüzdeki üç yıl içinde fildişi satın alma niyeti ve parası olan kişiler olarak belirlendi.

Bir yüzde 28 de, parası olsaydı fildişi satın alacak “riskli alıcılar” olarak tanımlandı. Araştırmanın yapıldığı ülkelerin bazılarında orta sınıfın büyüdüğü göz önüne alınırsa, bu gruptaki bazı kişiler yakın gelecekte olası alıcı durumuna gelebilir.

Fildişi tutkunlarını motive eden nedenlerden bazıları araştırmada yer alan ülkelerin hepsinde aynı. En büyük nedenlerden biri olan “mükemmel hediye” olduğuna dair inanç, araştırmaya göre, “nadir, değerli, saf, güzel, egzotik olduğu ve en önemlisi de sadece hediyeye alana değil verene de statü sağladığı” algısıyla tetikleniyor.

Ancak belirli bazı talep nedenleri bazı ülkelerde çok daha güçlü bir benzerlik gösteriyor. Fildişini şans sembolü olarak görenlerin oranı Çin (%44) ve Filipinler’de (%39) oldukça yüksek seyrederken, Tayland (%25) ve ABD’de (%17) daha düşük kalıyor.

Bazı ülkelerde fillere değer verilip saygı duyulması, fildişine nadirlik ve güzellik özelliklerini kazandırarak cazibesinin artmasına neden oluyor. Ve bu da sonuçta daha fazla filin öldürülmesine yol açıyor.

Mesaj Verme Yolları

Araştırmadan çıkan temel sonuç şu: Fillerin içinde bulunduğu zor duruma odaklı bir savunuculuk, fildişi ticaretini sınırlayacak yeni önlemler için kamuoyu desteğini sürekli kılabilir ve artırabilir ama talebi azaltmak için fildişi alıcılarına hitap edecek mesajlar gerekiyor.

Başka sorunlarda uygulanan savunuculuk örnekleri, hedef kitlenin düşünüş biçimini etkilemenin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. ABD’de gençleri sigaradan vazgeçirmeyi amaçlayan “Truth” (Gerçek) kampanyası çok başarılı olmuştu, çünkü “Kafanı kullan, sigaradan uzak dur” gibi klişe sloganlara ya da sağlığa zararları konusundaki bilindik mesajlara dayanmıyordu. Pazarlama araştırmaları, gençlerin sigaranın tehlikelerinden haberdar olduğunu ama sigara içmeyi bir güç ve başkaldırı eylemi olarak gördüklerini ortaya koymuştu. Truth kampanyası, tütün şirketleri tarafından ne derecede manipüle edildiklerini göstererek gençlerdeki bu algıyı tersine çevirmişti.

Fildişi ticaretine karşı kampanya, mesajlarında alıcıları hedefleyeme başladı bile. Ele geçirilen kaçak fildişlerinin yok edilmesi, bir ülkenin kaçakçılıkla mücadelesini gösteren etkileyici bir yol olmakla kalmıyor aynı zamanda kişisel alımların nasıl büyük bir soruna dönüştüğünü de ortaya koyuyor. Ama bunun yanı sıra fildişinin şık ve egzotik bir statü sembolü olduğu algısını engelleyecek yaratıcı stratejiler de gerekiyor.

“Talebi azaltmakta ne tür argümanların işe yarayacağını görmek ilginç olacak,” diyor Garcia. Yaklaşımlardan birinin, kaçak fildişi ticaretinin suç kartellerine ve Tanrının Direniş Ordusu gibi terör örgütlerine nasıl büyük paralar akıttığı konusunda farkındalığın artırılması olduğuna inanıyor. “Hayvanlara aldırış etmiyorsunuz peki ya terörizmi destekliyor olmak da mı umrunuzda değil?” diye konuşuyor Garcia.

Yaban Hayatı Koruma Derneği başkan yardımcısı John Calvelli, “Beni şaşırtan şeylerden biri de potansiyel alıcı eğrisinin gençlerden yana kayması,” diyor. “Ama aynı zamanda bana ümit de veriyor çünkü bunlar internet erişimi görece yüksek bir grup, onlara farklı yollarla ulaşabileceğimizi düşünüyorum.”

Güven Sorunu

Başarı, mesajı iletecek “doğru” kişileri bulmakta da yatıyor. Örneğin Japonya’da fildişinin popülaritesi, veliaht prensin fildişi aleyhinde konuşmasının ardından 1980’lerde azalma göstermişti.

Elbette tüm ülkelerde, bırakın vatandaşlarının saygı duyduğu bir kraliyet ailesini, normal bir kraliyet ailesi bile yok. National Geographic Society–GlobeScan araştırmasında, fildişi alıcılarının en çok güven duyduğu bilgi kaynaklarını gösteren bir liste de yapıldı. En üst sırada, kar amacı gütmeyen çevre kuruluşları, bilim insanları veya akademisyenler ve yakın akrabalar veya arkadaşlar yer alıyor.

Güvenilir bilgi kaynakları

Fildişi ve bununla ilişkili konularda bilgi sağlayan kişi ve kurumların güvenirlik sıralaması:

Bu sonuçlar, mesajı tavandan tabana iletmek için çevre kuruluşları ve bilim insanlarını kullanmak, tabanda ise çevresini etkileyecek kişilerden yardım almak şeklinde iki yönlü bir stratejiyi gündeme getiriyor.

“Değişim kişiden kişiye, bir arkadaşın diğerine fildişi almanın iyi bir şey olmadığını söylemesiyle yaşanacak,” diyor Calvelli. “Bizi destekleyenleri saptamak ve başkalarını eğitmeleri için onlara araç ve kaynak sağlamak bunu gerçekleştirmenin yollarından biri bence.”

İnsanların düşüncelerini değiştirmek hızlı ve kolay bir şey değil ama uluslararası alanda fildişi kaçakçılığı sonlandırmak isteniyorsa zorunlu. “Kaçak avcıyı önlemek için tüccarı da önlemek gerekiyor,” demişti Kenya devlet başkanı Daniel arap Moi 1989’da. “Tüccarı önlemek için ise nihai alıcının fildişi satın almamaya ikna edilmesi gerekiyor.”

Fildişi Algısı
Fildişi sahipliği ve algısına dair kilit ölçütler

Görüntülenme Sayısı:
550
Kategoriler:
Çevre · National Geo

Yorumlar yapılamaz.