NEDEN KÖTÜ ADAMLARA AŞIK OLURUZ?

Birçoğumuz bu soruyu kendine sormuştur. Seçimlerinin altında yatan nedenleri açıklıyoruz. 

Yazı: Demet Cengiz

“Gelmeyeni bekleme. Sevmeyeni sevme. Değer vermeyene değer verme. Aramayanı arama. Önemsemeyeni önemseme. Kalbini kırana güvenme. Seni uykusuz bırakana gecelerini feda etme. Seni üzeni unut. Çok âşıksın ama huzurun yok. Huzuru seç! Ve anlamlı meşguliyetler bul kendine.”

Yaklaşık bir ay önce çıkan Aşk Olsun kitabımdan bir alıntıyla başlamak istedim bu yazıya. Kitabımı okuyan birkaç okur, zehirli ilişkisine son verdiğini yazdı bana. Vazgeçmek her zaman bir devrimdir. Aşk Olsun, mucizelerle ve sıra dışı deneyimlerle evrenin gizemini aralayan bir aşkın bile her zaman mutluluk vadetmediğini anlatıyor.

Çoğu zaman aşk ve ilişki birbirine karıştırılıyor. Aşkın hiçbir hesabı kitabı, vaadi yoktur. Aşk başına buyruk iken, ilişki bir bina gibi önce temele ihtiyaç duyar, sonra taşıyıcı kolonlara, sonra güçlü duvarlara, yağmurdan selden koruyacak bir çatıya ve mutlaka ışığı içeri alacak pencerelere… Aşkın değil ama ilişkinin matematiği vardır.

Kadınlardan sık sık yanlış seçimleriyle ilgili serzenişler duyarız. Kadınlar neden kötü adamlara âşık olur? Sen de bu sorunun cevabını merak ettin mi? Yapılan bir araştırma, kötü adamlara âşık olan kadınların hepsinin, onları değiştirebileceğine inandığını gösteriyor. Peki o kötü adamlar değişmiş mi? Çoğu zaman hayır! Kadınları bu mücadeleye iten ise kahramanlık kompleksi.

Kötü Adamların Ortak Özellikleri

Sana tanıdık gelecek pek çok özellikleri var:

  • Güçlü maskülen imaja rağmen altta yatan kırılgan çocuksuluk
  • Aşırıya kaçan korumacılık –ki pek çok kıskançlık krizi buradan çıkıyor.
  • Sıra dışı, neredeyse tüm dünyaya meydan okuyan tavırlar
  • Ele avuca sığmayan, kontrol edilemeyen yanlarıyla, kadınlarda mücadele isteği uyandırmaları
  • Gizemli hâllerinin kadında yarattığı ‘çözme’ arzusu
  • Bir uçtan diğerine kesin savrulmalarının kadında hep diri tuttuğu merak…

Çoğu kadının korumacılık dürtüsüyle sarıldığı ‘kötü adamlar’ dikenleriyle kanatmaya ve yaralamaya devam eder. Çoğu durumda kadın, kendi korunma ihtiyacını bir erkeğe yansıtır. Belki sevgi tanımını ilk yaptığımız anneden yeterince sevgi alamamak, belki de aşk kodlarımızı belirleyen ‘baba’ figüründeki noksanlıklar…

Kökeninde çocukluk travmalarının yattığı hikâyeyi değiştirme arzusu var. Ne yazık ki o hikâye değişmiyor. Ancak işaretleri görüp önlem almak da senin elinde; sağlıksız bir ilişkinin içinde yer almak zorunda değilsin.

Görüntülenme Sayısı:
817
Kategoriler:
Psikoloji

Yorumlar yapılamaz.