Plastiklerle Bir Gelecek

Saatler, yüksek performanslı otomobil üreticilerinden karbon fiberi ödünç alıyor.

 

 

McLaren’in Londra’nın güneybatısındaki Woking üretim tesisinde geliştirdiği ve adeta mekanik bir canavar gibi görünen çok parçalı MonoCell şasisi, otomobil endüstrisinde kompozit parça imalatına dair en etkileyici örneklerden biri. Ultrahafif karbon ve alüminyumdan üretilen bu şasi, karışık düzenlenmiş karbon fiber kumaş ve özel formüllü epoksi reçinesi kombinasyonuna basınç ve ısı uygulayarak otomobillerin yapısal kalbini biçimlendiriyor. Bu devrimsel mimari, McLaren’ler ve çağdaş kompozit teknolojisi barındıran diğer süper otomobillerde geleneksel şasinin yerini almaya kararlı. MonoCell şasi hem şanzıman hem de süspansiyon için çerçeve görevi görüyor. Ağırlığı ve sağlamlığı otomobil virajdan çıkarken sizin lehinize dönüyor.

Son model karbon saatlerden birini bileğinize geçirdiğinizde ise performans pek o kadar öncelikli bir mesele gibi görünmüyor. Saat yapımcıları sadece birkaç yıl önce kadranları ya da kasanın bir bölümünü karbon fiberin karakteristik dokusuyla süslemeye pek hevesliydi. Tıpkı, çoğunun içten içe hoş bir kronograf mekanizmasıyla daha iyi ifade edilebileceklerini hissettiği otomobil yarışçılığı ruhuna adanmış bir zafer şarkısı gibi.

 

 

Ancak son zamanlarda İsviçre saat endüstrisinin belli çevrelerinde işler değişmeye başladı. Bir materyal olarak karbon, yeni bir görünümün cazibesini taşıyor ve tek nedeni de parlak siyah estetik nitelikleri değil. Otomotiv endüstrisindeki mühendislikten ilham alan saat markaları artık bu gelişmiş üretim tekniklerini hem kasa hem mekanizma imalatına uyarlıyor ve plastik –evet, ta kendisi– saat yapımcılığındaki yeni formlar, kimi eski adetleri temelden sarsıyor.

 

Yazının devamı RobbReport.com.tr adresimizde.

Görüntülenme Sayısı:
508
Kategoriler:
Genel

Yorumlar yapılamaz.