Unutulmaz İksir: Parfüm

Öylesine güçlü ve öznel bir algıdır ki koku… Görünmez ama oradadır. Anılarda sağlam bir yer edinir. Hiç ummadık zamanlarda burnunuza ulaşan bir koku o anıyı size hatırlatır. Mekânlarla bütünleşir, insanlarla özdeşleşir. Karşınızda, anılarınızın en güçlü bekçisi koku ve onun ölümsüzlük arayan çocuğu parfüm.

Bir an durun. Belki çalışıyorsunuz ya da evinizdesiniz ve rahat koltuğunuzda otururken okuduğunuz kitap eşliğinde az önce bir kahve içtiniz. Bitirdiğiniz kahvenin kokusunu ve damağınızda bıraktığı aromayı yeniden hissedin. Sabah bileğinize sürdüğünüz kokunun arda kalan son notalarını çekin içinize. Ya da tersine bir yolculuğa koyulun. Anılarınıza doğru bir yolculuğa çıkın mesela… Size kendinizi güvende hissettiren anlara, belki çocukluğunuza, deniz kenarında kumlarda oynadığınız zamanlara gidin. Deniz tuzunun, annenizin sizi güneşten koruması için sürdüğü kremin, havlunuzun, sizi ısıtan güneşin ve sıcak havanın kokusunun hafızanızdaki kapıları aralayıp karşınıza çıkmasına izin verin.

İnsan doğduğu andan itibaren onunla olan koku duyusu, insanlık için, ateşin bulunmasıyla boyut değiştirir. O zamanlar tanrılara yakarırken, kutlama yaparken ya da kayıpları uğurlarken sığınılan bir liman olur ateşin üzerine atılıp yakılan doğal malzemelerin dumanları. Bugünkü ‘parfüm’ kelimesinin etimolojik kökeninin, Latince ‘buharla’ anlamına gelen Per Fuma ifadesinden geldiği düşünülür.

Tarihteki ilk parfümörün ise yazılı tabletlere göre, MÖ 2000’lerde Mezopotamya’da yaşayan ve çeşitli kokular ürettiğinden bahsedilen Tapputi isimli bir kadın olduğu anlaşılır. Tarihte bilinen ilk parfüm Kyphi’nin izlerine ise Mısır’da yapılan kazılarda rastlanır. Bu parfümün notalarında kına, tarçın, ardıç, hintsümbülü, safran, bal ve üzüm gibi toplamda 13 içerik bulunur. Ancak kazılarda çıkan tabletlere parfümün sadece 12 içeriğinin yazılı olması bize, o dönemin parfümörlerinin de bugünküler gibi formüllerini korumaya çalıştıklarını düşündürür ister istemez.

MÖ 69-30 yılları arasında yaşayan Mısır Kraliçesi Kleopatra ve hatta kendisinden 1000 yıl evvel yaşamış olan Nefertiti de, parfüm tarihine damgasını vurmuştur. Mısır’dan feyz alan, Asurlar, Babiller, Persler, Yunanlar, İbraniler de kokuya merak salınca o dönemlerde ciddi bir koku ticaretinin oluşmasına vesile olurlar medeniyetler halinde. Çinliler ise insanlığın koku macerasına bambaşka bir boyut katar. Oldukça özgün birtakım maddelerden koku üreten Çinliler, bugün orijinal haline erişiminin mümkün olması halinde dahi kullanımının kesinlikle yasak olduğu miski parfüm dünyasına kazandırır. MÖ 2300 yılında Çinlilerin, erkek misk geyiklerinin dişilerini bulmak üzere yaydığı salgıyı, yasemin ve lotus çiçekleriyle karıştırıp parfüm ürettiği biliniyor.

Yazının devamı RobbReport.com.tr adresimizde.

Görüntülenme Sayısı:
545
Kategoriler:
Genel · Güzellik · Kadın & Moda

Yorumlar yapılamaz.