“UYKUMU ALAMIYORUM!”

Her sabah uykusuz ve yorgun kalkıyorsan, üzerine bir de partnerin horladığını söylüyorsa, tüm bunların nedeni uyku apnesi olabilir.

“Uyku apnesi” sözünü duyunca aklından ilk geçeni tahmin edebiliyoruz: Hayır, bu bizim değil erkeklerin problemi. Maalesef yanılıyorsun. Tıp dilindeki adı obstrüktif (tıkayıcı) uyku apne sendromu olan bu rahatsızlığın erkeklerde ikiüç kat daha sık görüldüğü doğru, ancak kadınlar da ondan kaçamıyor. Üstelik menopoz sonrasında, menopoz öncesi döneme göre dört kat fazla görülüyor. Türkiye’de toplumun yaklaşık yüzde beşinde görülen uyku apnesi, bir milyondan fazla kişiyi etkiliyor. Dahası, hastaların bu durumu bir hastalık olarak değerlendirmemesi nedeniyle, tanı konma süresi sekiz ila 10 yılı bulabiliyor.

NEDİR BU “APNE”?

Türk Dil Kurumu apneyi “solunumun geçici bir süre için durması” olarak tanımlıyor. Korkutucu, değil mi? Korkmakta haksız değilsin. Önlenmediği takdirde uyku apnesinin ciddi sonuçları olabiliyor.  İstersen rakamlarla konuşalım: Uyku apnesiyle boğuşanların trafik kazası yaşama riski, sağlıklı uyuyanlara göre altı kat, iş kazası riski ise yüzde 60 oranında daha fazla. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, Nöroloji ve Uyku Bozuklukları Uzmanı Prof. Dr. Derya Karadeniz, bu hastalığı şöyle tanımlıyor: “Uyku apnesi, uyku sırasında tekrarlayan ve nefes yolundaki daralma veya tıkanmalar nedeniyle soluk almada kesinti yaratan bir hastalık. Uykuda nefesin kısmi kesilmesi horlama olarak ortaya çıkıyor. Nefesin 10 saniye ve daha uzun süreyle kesilmesi ise apne olarak adlandırılıyor.”

UYKU… BİRAZ UYKU…

Karadeniz’e göre hastalığın temel bulguları horlama, apne (genellikle hastanın eşi tarafından teyit ediliyor) ve gündüzleri aşırı uyku hâli. Tek başına uyuyorsan ilk iki belirtiyi fark edememe ihtimalin yüksek, ancak üçüncüsü de en az diğerleri kadar önemli: Uyku sırasında tekrarlayan uyku bölünmeleri nedeniyle derin uyku evresine geçemediğin için yataktan yorgun kalkar, gün boyu aşırı uyku ihtiyacı hissedebilirsin. Aşırı uyku hâli, elbette günlük aktiviteleri de olumsuz yönde etkiliyor. Hastaların öğrenme becerileri azalıyor, hafızaları ve refleksleri zayıflıyor. Ayrıca odaklanma ve dikkat sorunu yaşıyorlar.

Kadınlarda uyku apnesini fark etmek erkeklere kıyasla daha zor olabiliyor. Çünkü saydığımız klasik belirtilerin yerini uykusuzluk, kronik yorgunluk veya depresyon gibi yakınmalar alabiliyor. Karadeniz, bunların dışında sabahları yaşanan baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, sinirlilik, gece terlemeleri, gece susama, ağız kuruluğu ile uyanma, gece ortaya çıkan reflü ve buna bağlı öksürük, cinsel istekte azalma, gece ortaya çıkan göğüs ağrısı, kalp ritminde bozulma, gece idrara çıkma veya altına kaçırma ve kötü rüyalar görme gibi bulguları da dikkate almak gerektiğini belirtiyor.

“BEN HORLAMAM!”

Horlamak maalesef pek havalı bir şey değil; o yüzden biri horladığımızı söylediğinde verdiğimiz ilk tepki bunu inkâr etmek oluyor. Elbette çeşitli nedenlerle ve nadiren de olsa herkes horlayabilir, ancak eşin sürekli olarak horladığını söylüyorsa ona tepki göstermemeli ve kesinlikle bir uzmana görünmelisin. “Horul horul uyumak” aslında  bir şey değil; derin uykuya daldığını göstermiyor. Horlama, nefes yollarında bir daralma olduğunun göstergesi ve bir sorun. Ayrıca gün içinde sık sık uykunun gelmesi de normal değil. Televizyon izlerken, kitap okurken ya da ofisteyken sürekli uyuma ihtiyacı duyuyorsan, bunun bir uyku problemine işaret ettiğini unutma. Sen farkında olmasan da uyku rahatsızlıkları hayat kaliteni düşürüyor, direkt ya da dolaylı olarak sağlığını olumsuz yönde etkiliyor.

ÇÖZÜM YOLLARI

Uyku hastalıkları Türkiye’de nöroloji, göğüs hastalıkları ve psikiyatri uzmanları tarafından takip ediliyor. Eğer yukarıda bahsettiğimiz bulgular sende varsa, bir uyku laboratuvarından randevu alabilirsin. Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Uyku Bozuklukları Kliniği’nden Göğüs Hastalıkları ve Uyku Bozuklukları Uzmanı Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, tanı koymak adına günümüzde kullanılan en gelişmiş işlemin polisomnografi olduğunu söylüyor. Bu işlemde bir geceliğine uyku laboratuvarında misafir ediliyorsun. Sen uyuduğun sırada kalp, beyin, solunum, kan-oksijen düzeyin, göğüs ve ayak hareketlerin gibi birçok veri aynı anda kaydediliyor. Hekimin bu verileri değerlendirmesi sonrasında uyku apnesi teşhis edilebiliyor. Çuhadaroğlu, her hastaya varsa fazla kilolarını vermesini, alkol, sigara ve sedatif ilaç kullanımını kısıtlamasını, reflüyü önleyici tedbirler almasını ve uyku pozisyonunu doğru ayarlamasını öneriyor. Nefes yolunu tıkayıcı bir sorun varsa cerrahi yöntemlerle tıkanıklığın ortadan kaldırılması da bazı hastalarda faydalı oluyor. Orta ve ağır derecede uyku apneli hastalarda kullanılan ve en yüksek başarı şansına sahip tedavi ise PAP (Pozitif Hava Yolu Basıncı) yöntemi. Uyku sırasında kapalı bir yüz veya burun maskesine bağlanan hortum ve hava pompası ile, hafif ve devamlı basınçla nefes yolunun açık kalmasını sağlayan bir cihaz olan PAP sayesinde kandaki oksijen seviyesi artıyor ve apne ortadan kalkıyor.

Yorumlar yapılamaz.